FEHMİ, MEHMET, ŞÜKRÜYE ERENSOY

FEHMİ, MEHMET, ŞÜKRÜYE ERENSOY

*  Egenin ve Buldan´ın en eski ve en saygın ailelerinden; 1402 Sultan Beyazıt zamanından beri bilinen, önemli görevlerde bulunup tarihte izler bırakmış, bir semte adını veren, çarşıdan Abbas´a kadar uzanan, Evliyazade Konağının da bulunduğu aynı avlu içinde (Hacıevliler) Erensoy sokağında, çok eski ve tarihi bir evde doğan, Evliyazade "Erensoy" ailesinin temsilcileri ve Ahmet Şükrü Erensoy´un evlatları;

Fehmi, Mehmet, Şükrüye Erensoy.

* Minnet ve Şükranla yad edip, rahmetle andıkları, çok genç yaşta dul kalan anneleri; MAKBULE ERENSOY´un eşini kaybetmiş, üç yetimle dara ve zora düşmüş olmayı başkalarına göstermemek ve kendisini acındırmamak için, yokken var, açken tok görünme özelliği, aileden gelen onurlu ve asil davranışı, gönül zenginliği, nezaket, titizlik ve hassasiyeti, azimle çok çalışıp, üstün gayret, emek ve çaba gösterişi ile her türlü fedakarlıkta bulunması, başkaları tarafından örnek gösterilen hayırseverliği, eğitmen ve eğitici yaklaşımı, zekice yön ve yol göstermesinin bugüne gelmelerinde çok etkili olduğuna inanıyorlar.

* Anneleriyle özleşen bir gerçek, eğitimlerinde ve çalışmalarında çok faydasını ve etkisini gördükleri, bilimsel olarak da kabul edilen "hayatta en kaliteli eğitim, ana kucağı, aile ocağı, yedi yaş eğitimi" söylemidir.

* Çok küçük yaşta yetim kalan, darlık içinde varlıklı aile çocukları kabul edilip, hiçbir himaye ve destek görmeden, daha yedi sekiz yaşlarında gece karanlığında saat dörtte, iki kardeş münavebeli olarak mal loncasına çıkmışlar, dışarıdan gelen tüccarlarla kuruşun pazarlığının yapıldığı bir dönemde, annelerinin dokumalarını, "satarsa sevinip, satamazsa üzülerek "sokak lambalarının dahi yanmadığı karanlık bir ortamda, ticaretin mektebi kabul edilen alış veriş pazarından, "biraz daha lonca kültürü almış olarak" her seferinde sabaha karşı korkarak ve koşarak eve dönmüşler, önlüklerini giyerek dört eylül ilk okuluna devam etmişlerdir.

* Elektriğin olmadığı, annelerinin dokuma tezgahında asılı gemici feneri "gazlı el lambasından" iplik aralarından sızan ışıkla derslerini çalışıp, baştan ve sondan eksik sahifeleri mevcut kitap, kalem, silgi ve defterlerini dahi çok zor buldukları okul dönemlerini ve sömestr tatillerini de çalışarak geçirmişlerdir.

* İlk okul ve orta okulu bitirdikten sonra Fehmi Erensoy, çok istediği pilotluk eğitimi için aynı sene açılan İzmir Güzelyalı hava lisesi ile harp okuluna, "imtihansız alınmasına rağmen" 7,5 lira yol parası bulamadığından gidememiş, günlerce ağlamış, ailesine katkı için çok küçük yaşta, Tapu Kadastroda göreve başlayıp, arkadaşlarından geri kalmamak için fono´dan İngilizce ve 14 yaşından itibaren kazandığı kısıtlı imkanlarla da, TÜBİTAK tarafından çıkarılan Bilim ve Teknik ile Bütün Dünya isimli kitaplara abone olmuş, büyük bir ilgi ile tümünü okumuş, ileriki iş hayatında çok büyük faydasını gördüğü farklı bilgi edinme fırsat ve imkanını bulmuştur.

* Mahkemelerde yeminli ehlivukuf´luk, fenni bilirkişilik yapmış, çocuk denecek yaşta seçim kurullarında ve sandık başkanlıklarında bulunmuş, 19 yaşında noterlik teklifi almıştır. Hakimler, Sn. Şevket Ilgaz, Sn. M. Sait Ergene, Sn. Celal Zender, Sn. Remzi Kösen´in imzaları ve Kaymakam Sn. Tahsin Turuloğlu ile birlikte Ankara´ya resmi müracaatta bulunulmuş, talep kabul edilmiş, fakat askerlik yapmaması sebep gösterilerek ertelenmiştir.

* En zor şartlarda çocukluklarını yaşadıkları, Buldan koşullarında aldığı görevler ve edindiği bilgiler ışığında, çok iyi yetiştiklerine inanarak, Hakim Şevket beyin "ileride gerçekleşen" İstanbul´da çalışırken tahsile devam için imkan ve fırsat olur, telkin ve tavsiyeleri ile Buldan´dan ayrılmışlardır.

İLKELERİMİZ;

* Başarı; azmin, iradenin, sebat ve dürüstlüğün, çok okuyup çok çalışmanın eseridir.

* Eser bırakıp, iyilik yapma sevgisi; ölümsüzlük, refah ve bolluğun, huzur ve bereketin, barış ve uygarlıkla, yeniden doğuşun simgesidir.

* İlim, bilgi ve sevgi kadar, tecrübe´de başkaları ile paylaşılması gereken, çok farklı bir zenginliktir.

* Yaşamın ızdırabından, sıkıntısından ve ağır yükünden bizleri kurtaran Yegane şey, "iyilik ve yardım etme" zevkidir.

* Başarıda zeka kadar, cesaret ve öz güven´de çok önemlidir.

* Öfke, kin ve nefretin, asla aklınızın önüne geçmesini fırsat vermeyin.

* İyileri yüreklendirip alkışlayın, kötüleri ayıplayıp cezalandırın.

* Kim akıl üretirse yanında olun, kim akıl tüketirse ondan uzak durun.

* Bir şeyin her şeyini, her şeyin bir şeyini çok iyi bilin.

* Hayatınızda ve işinizde vicdan huzuru, başarılı olabilmenin temel şartıdır. İyilikleri unutmayın ve karşılıksız bırakmayın,

* Sağlıklı ve düzenli olun. Sağlıklı olmak yaşamın ön şartı, düzenli olmak yaşamın kuralıdır.

* Bir insan da; önce manevi zenginlik, gönül ve inanç zenginliği olmalıdır. Akıllı, bilgili ve çalışkan olun ki, başarı ve maddi zenginlik mutlaka gelecektir.

* İSTANBUL´ da, dünyaca tanınan, ticaret ve sanayide ekolüm, okulum ve lahzayı tedrisatım dedikleri; Akın Tekstilde iyi ve örnek insanlar Sn. Rüştü ve Haydar Akın beylerle çok yakın çalışma ortamında bulunmak, bilgi ve tecrübe edinmede büyük bir şans olmuş, dünyaya bakış ve görüşlerini etkilemiştir.

* Yapmayı tasarladıkları dış ticaret ithalat ve ihracatta, dünyaya entegre olabilmek için her şeye yeniden başlamışlar, gecelerini gündüze katarak azimle çalışırken; okul dahil, onlarca uluslar arası seminer, kurs, konferans ve üst düzey toplantılara katılmış, eksikliklerini hissettikleri beynelmilel bilgileri kazanarak, kurdukları ilk şirketleri,

*  ERENSOY KOLLEKTİF ŞİRKETİ ile boya ve kimyevi madde ithalatına başlamışlar,

*  ER-TEKS DIŞ TİCARET ŞİRKETİ ile distribütörlük,

*  ASPAŞ A.Ş ile iplik işi yaparak, üç ayrı şirketle ticarete devam etmişlerdir.

* Dünyanın dev firmaları: BAYER, HOECHST, CHEMAPOL, DEGUSSA, PEROXİD CHEMİE, ICI, CİBA, BASF ve Çin dahil birçok firma ile büyük çapta ticari alışverişte bulunup Alman BRAUN KG firmasının Türkiye distribütörlüklerini yaparak kendi branşlarında Türkiye´nin en saygın şirket ve iş insanlarından olmuş, toplum tarafından kabul ve takdir gören, yüce Allaha şükrettikleri bugünkü konuma gelmişlerdir.

* Bu münasebetle tanıştıkları büyük ve tanınmış şirketlerin İş adamları ve üst düzey yöneticileri ile dostluklar kurmuşlar, kendileri ile geniş çapta çalışmalar yaparak, teşriki mesaide bulunmuşlar, Buldan´la ilgili her konuda temasta bulunup, Buldan´ın Tarih, Sanat ve Kültür turizmi ile dünyaya tanıtım ve teşhirinde emek, gayret ve çaba sarf ederek katkıda bulunmuşlardır. Severek ve gönülden yaptıkları Sosyal faaliyetlerde; Dernek, Sosyal kurum, Sosyal yardımları, çeşme ve su hayırları ile Buldan için elde edilen kazanımları;

*  HAYIRSEVERLER HASTAHANESİ´nin "anne Makbule Erensoy adına" yapımında katkıda bulunmak,

*  BULDAN MESLEK YÜKSEK OKULU´nun yapımında ilk harcı koyanlardan olmak,

*  FEHMİ, MEHMET, ŞÜKRÜYE ERENSOY ORTAOKULU´nu Buldan gençliğine ve Milli Eğitimimize kazandırmak,

*  MAKBULE ERENSOY CAMİ´sini yaparak, Buldan hayrına, Diyanet İşleri Bşk. lığına sunmak olacaktır.

* Aile bireyleri; "Eğitim beşikten mezara kadardır," söyleminde olduğu gibi, her an ve her zaman çok okuyup, öğrenerek ve bilerek; azmin, iradenin, sebatlı, dürüst ve çok çalışmanın neticesinde geçte olsa, başarının mutlaka geleceğine inanmışlar, zorda olsa bu günkü konuma ve bu günkü duruma gelmişlerdir.

* Aileden ve genlerinden gelen sorumluluk duygusu altında yüksek gönül bağları bulunan Buldan ve Buldan insanına; atalarına, geçmişine ve geleceğine olan büyük ilgi ve sevgilerine karşılık, Allah rızası için yapılan her eserin ardından, aynı güzellikte yeni eserlerle katkılarının artarak devam etmesi için dua etmişlerdir

* Çok arzu ettikleri, Buldan´ın kaderinde etkili olacak, Tarih, Sanat ve Kültürel zenginliklerin, dünyaya tanıtımı ile ilgili düşüncelerde el ve gönül birliği ile çalışıp hedefe ulaşmanın, hayırlı ve başarılı neticelerini inşallah beraberce görür ve seviniriz diyerek, okulumuzun Buldanlımıza hayırlı ve uğurlu olması dilek ve temennisinde bulunmuşlardır.

* Bizler, Fehmi, Mehmet, Şükrüye Erensoy;

Herkese, en içten sevgi ve saygılarımızı sunar, öğrencilerimize üstün başarılar dileriz.